Mayıs 2018’de Donald Trump yönetimi Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nda çekildikten sonra İran’a yeniden uygulanan yaptırımlardan dolayı İran’ın yabancı döviz rezervleri 4 milyar Dolara kadar azalma kaydetti. Yaşanan bu azalma Tahran’a savaş makinasını finans etme konusunda engel oldu.

Uluslararası tahminlere göre Biden yönetimi tarafından yaptırımlar hafifletilirse, Tahran’ın yabancı para rezervleri 100 milyar Dolara kadar yükseliş kaydedecek, bundan dolayı İran ekonomisi yeniden canlanacak ve tereddüt etmeden bölgedeki en tehlikeli milis ve örgütleri silahlandırmaya devam edecektir.

Aynı zamanda ittifaka dönmek, Suriye’deki on yıldan beri devam edilen savaşı durdurmayacak tam tersine daha da genişletecek.

Suriye halkına on yıl boyunca işlenen vahşet ve ondan mütevellit bölgesel istikrarsızlığa bir kaza olarak bakılmamalıdır. Bu, terörist grupları finans etme ve tiranları destekleme yoluyla Ortadoğu’yu baltalamak için İran stratejisinin ana temelidir.

Suriye eski başbakanı Riyad Hicab 2012’de görevinden ayrılarak muhaliflerin safına geçtiğinde şöyle konuşmuştu: ülkeyi yöneten kişi Beşşar Esad değildir, Kudüs Gücü komutanı olan Kasım Süleymani’dir.

Esad’a sürekli bir İran desteği

İran’ın Suriye’de yaptığı yatırım boyutu büyüktür. Uzmanlara göre Tahran’ın Esad’a yıllık desteği 15 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bununla beraber Suriye’de 80 bin İran savaşçısı bulunmaktadır. Bu savaşçılar muhaliflerin tarafından elde edilen şehir ve kasabaları (Doğu Gota, Zabadani, Madaya ve Halep) kuşattılar.

Tahran’dan desteklenen Şii milis grupları Suriye Kara Kuvvetlerinin 80% ‘ı oluşturmaktadır. Bu milisler (Lübnanlı Hizbullah, Fatimiyyun, Zeynebiyyun, Nuceba Hareketi, Asaibu Ahlul Hak)’ı kapsıyor.  İran tarafından Afganistan, Pakistan ve Irak’tan getirilmişlerdir.

Suriye’deki İran müdahalesinin ana hedefi IŞİD ile mücadele etme olduğu iddia edildi.  Ama açlığı bir silah olarak kullanmak, sivilleri ilaç ve ana ihtiyaçlarından mahrum bırakmak İran’ın temel taktiklerinden biriydi.

2012’de WikiLeaks tarafından yayınlanan bir telgrafa göre, Alman yetkililer, İran’ın Esad’ı kimyasal silah programında onlarca ve hatta yüzlerce ton öncü VX, Sarin ve Hardal üretmek amacıyla inşaat ve malzemede destek verdiğini açıkladı.

 Uluslararası olarak yasaklanan silahların üretiminde destek vermenin yanı sıra, Tahran 2013’te gerçekleşen ve yüzlerce çocuğun hayatı yitirdiği, Gota kimyasal saldırısında kullanılan Falak-2 330 mm roketatar dahil olmak üzere silahları konuşlandırmak amacıyla Esad’a teknoloji destek sundu.

Yaptırımlar İran’ı ekonomik olarak yıprattı

Buna rağmen, İslam Cumhuriyetinin liderliğiyle bazı terör örgütlerin eylemleri kontrol edilme konusunda İran’a yönelik Amerika yaptırımların etkili olduğu ispat edildi.

Bunun örneği, Hizbullah’ın bu yaptırımların etkili olduğunu itiraf etmesidir. Dolaysıyla Suriye’deki eylemleri dahil olmak üzere, terörist operasyonları sürdürmek için Lübnan halkından destek istedi. Tahran’dan desteklenen bazı milis grupların ifadesine göre İran, milis üyelerin maaşını ödeyememektedir.

Şu zorlukların yanı sıra yukarıda bahsedilen İran’ın savaş harcamaları ve yıpranmış ekonomisinden dolayı, İslam Cumhuriyeti çaresizlik ile yüz yüze kalmaktadır.

Bu konu Amerika tarafından, İran’ı Suriye’deki savaş makinesini destekleme konusunda taviz vermesi için kullanmalıdır.

İdrak edilmesi gereken gerçekler

Amerika yönetimi yaptırımların olumlu etkilerini farkında. Bakan Blinken, Ortadoğu’da Obama’nın yürüttüğü politikanın, yaşanan sarsıcı can kaybına engel olmaktan başarısız olduğunu itiraf etti.

Şu an, kan dökülmesini önlemek için yeni bir fırsat varken, Başkan Biden ve yönetimi Suriye savaşı ve Suriye’deki Rus genişlemesini durdurmak istiyorsa gerçekten, Tahran’ın daha kanlı bir savaş açmasına izin vermemeli ve savaşı finanse etme imkanları kısıtlanmalıdır.

İslam Cumhuriyeti kendi üzerindeki yaptırımları hafifletmek istiyorsa, Biden idaresi tarafından; İran’ın Suriye’deki milislerini çekmesi, Esad’ın askeri operasyonlarına desteğini durdurması ve kimyasal silahlar dahil olmak üzere silah geliştirmesine dair Esad ile iş birliğini durdurmasını talep etmelidir.

İran bu insani adımları atmaya niyetli görünmüyorsa, yaptırımları hafifletmenin sağlayacağı onlarca milyar Dolar konusundan Tahran’a güvenilmemeli.

İran’ın eylemlerini durdurmak zorunludur

İran’ın Ortadoğu’daki hedefleri kontrol altına alınması bir partizan gereklilik değildir. Geçen mart ayında her iki partinin yüzden fazla Kongre üyesi Biden yönetimine Suriye’de karmaşıklığa sebep olan İran’a baskı uygulama konusunda talepte bulundular.

Yaptırımlardan kaynaklı dondurulan nakit ile dolacak olan İslam Cumhuriyeti hazinesi, aslında vatandaşlarının temel ihtiyaçlarına önemsemiyor. Dolasıyla bölgede daha fazla kaos yaşatacaktır.

Özellikle Suriye’deki ölümcül hamlelerine ilişkin Tahran’dan hiçbir taviz almadan, ABD Kapsamlı Ortak Eylem Planına dönecek ise, ölü sayısı artmaya devam edecektir.

Durdurulması gereken bir savaş varsa o da Esad adına İran tarafından yapılan Suriye’deki savaştır. Nükleer tehdidine odaklanmak, savaşı durdurmayacak tam tersine finanse edecektir.


هل أعجبك المحتوى وتريد المزيد منه يصل إلى صندوق بريدك الإلكتروني بشكلٍ دوري؟
انضم إلى قائمة من يقدّرون محتوى الحل نت واشترك بنشرتنا البريدية.