Dera el-Beled kuşatması: Rusya barış anlaşmasını korumakta başarısız mı oldu veya Suriye’nin güneyinde olayları kasten mi alevlendirdi?

Dera el-Beled kuşatması: Rusya barış anlaşmasını korumakta başarısız mı oldu veya Suriye’nin güneyinde olayları kasten mi alevlendirdi?

Suriye rejimi tarafından Dera kent merkezinde muhaliflerin varlığını bitirmeye dair alınan kararın doğrultusunda El-Beled mahallelerine uygulanan kuşatma yaklaşık on bin vatandaşın yerinden edilmesine yol açtı. Dolasıyla Suriye’nin güneyi kızgın sac üstündedir.

Geçtiğimiz son 40 günde Dera halkı ile Şam yönetimi arasında bazı uluslararası ve bölgesel tarafların müdahale ettiği müzakereler yapıldı. Bununla beraber Fransa ve İngiltere tarafından Dera’daki yaşanan insani dramı durdurmaya yönelik barış çağrısı yapılırken, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Burrell Suriye’nin güneybatısındaki olaylar için ‘’ 2018’den bu yana yaşanan en ağır ve en tehlikeli şiddet eylemleri’’ olarak tarif etti. Ama Dera’da Ağustos 2018’de imzalanan barış Anlaşması’nın aracılığın yapan ve şehirdeki birkaç etkin gücü destekleyen Rusya’nın tutumu anlaşılmamaktadır. Dolasıyla halk, bölgede yaşanan son gelişmelerden ve kötüleşen güvenlik ve insani durumundan Rusya’yı büyük derecede sorumlu tutmakta.

Rusya’nın bu anlaşılmayan tutumu şu soruya neden oluyor; durum gerçekten Rusya’nın kontrolünden çıkmış hale mi geldi? Rusya üç yıldan beri üstlendiği Dera’da barışı sürdürme görevinde başarısız mı oldu? Yoksa yaşananlar Suriye’nin güneyindeki mevcut olan güvenlik gerilimine çözüm bulmak için Rusya’nın çizdiği planın bir parçası mıdır?

Dera el-Beled hikayesi nedir?

Dera el-Beled sakinleri ile Rus askeri polisi ve Tümgeneral Husam Loka’nın başkanlığında Suriye yönetiminin güvenlik komitesi arasında 22 Haziran tarihinde bir toplantı yapıldı. Aynı zamanda toplantıya askeri güvenlik şubesi başkanı Tuğgeneral Luay el-Ali ve Gays Güçleri komutanı Albay Gıyas Delle de katıldılar. Bu toplantı Merkez Müzakere Komitesi talebine yanıt vermek adına gerçekleştirildi. Toplantının ayrıntılarına geçmeden önemli bir detayı kaçırmamak gerekir o da Merkez Müzakere Komitesi ne olduğuna dair detaydır. Adı geçen komite Dera’da 2018’de ilan edilen anlaşmanın ardında oluşturulan bir komitedir. Görevi; rejim güçleri kontrol etmediği mahallelerde yönetimini sağlamaktır. Toplantı esnasında komite ana isteklerini şu şekilde açıkladı; halka yönelik uygulanan kısıtlamalar ve muhaliflere yönelik yapılan suikastlardan aldıkları rolden dolayı silahlı gruplara ve İran yanlısı milisler sorununa bir çözüm bulunulması. Anlaşmazlık kaynağı olan gruplardan en bilineni; Lübnanlı Hizbullah’a bağlı ve Wesim El-Mısalme liderliğinde faaliyet gösteren silahlı gruptur. Diğeri ise Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın liderliğinde olan 4’üncü tümene bağlı ve Ebu Türki kod adıyla bilinen kişi tarafından yönetilen gruptur.

Merkez Müzakere Komite üyesi olan Ebu Muhemmed El-biteyin Al-Hal Net’e yaptığı konuşmada şunları aktardı: ‘’toplantıda askeri güvenlik şubesiyle bağı olan silahlı gruplar konusu vurgulanarak üzerinde duruldu, bu da Tuğgeneral Luay el-Ali’nin tepki vermesine neden oldu. Toplantıdan 24 saat sonra kapsamlı bir çözüm dayatmak adına Rus Askeri Polis bizimle iletişime geçti. Masaya koyulan çözümün şartları şu şekildeydi: şikâyet kaynağı olan silahlı grupların üyeleri de dahil olmak üzere halktan tüm hafif silahların alınması, Dera el-Beled mahallelerine rejim güçlerinin girmesi ve devlet kurumlarına yeniden çalışma izini verilmesiydi, böylece şehir tamamen ve resmi olarak Şam yönetiminin kontrolü altına geçmiş olacak’’.

El-Biteyin konuşmasına şöyle devam etti: komite Rusya’nın şartlarına ret yanıtı verdi, çünkü bu şartlar barış anlaşmasının şartlarıyla çatışmaktadır. 2018’de sadece ağır silahların teslim edilmesi ve yönetim güçlerinin kışlalarına dönmesi üzerinde anlaşma yapılmıştı. Sunulan yeni şartlar ret edildikten sonra Dera el-Beled mahalleleri yönetim güçleri tarafından kuşatıldı ve etrafı toprak setler ile çevrildi böylece Secne mahallesinden gelen yol hariç şehre ulaşan tüm yollar kapatıldı.

Medya aktivisti Ömer el-Horani Al-Hal Net’e şunları aktardı: şehre zorla girmek amacıyla içlerinde İran milisleri de bulunan ve ağır teçhizatlı asker getirildi. Kuşatma üzerinde tam 30 gün geçtikten sonra 24 Temmuz tarihinde bölgedeki ailelere yapılan insani yardımların durması ve tüm tıbbi merkezlerde ilaç ve malzemenin bitmesinden dolayı Müzakere Komitesi ile Suriye yönetimi arasında bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre güvenlik güçleri Dera’ya girecek ve halkın ellinde bulunan hafif silahlar teslim edilecekti.

Ancak Horani’nin aktardığına göre ertesi gün halk, zırh araçlar ve ağır silah teçhizatlı 4’üncü ve 15’inci tümenin El-Beled etrafına yerleşmesiyle karşılaştı. Anlaşmaya ihlal sayılan bu adım, Özgür Suriye Ordusu’nun eski savaşçıları ile yönetim güçleri arasında çatışmalara yol açtı ve olaylar şehrin ağır silahlarla bombalanmasına kadar ilerledi.

El-Biteyin’e göre anlaşmanın başarısızlığı olayların olumsuz şekilde ilerlemesine neden oldu ve Dera el-Beled’e zorla girme girişimini önlemek amacıyla savaşçılar 14 ilçe ve köyde bulunan rejime ait kontrol noktalara yönelik saldırılar düzenledi ve bu saldırıların sonucunda 70 asker tutuklandı. Bu eyleme karşı veren rejim güçleri bu ilçe ve köyleri bombardıman altına aldı, aralarında çocuk ve kadın bulunduğu 18 kişi hayatını kaybetti buda şiddeti tırmandırmaya yönelik bir duruma dönüştü.

Rusya bölgeyi kasten mi alevlendirdi?

Krizin başladığı günden bu yana Dera’nın önde gelenleri tarafından yapılan açıklamalarda Rusya sorumlu tutuluyor. Suriye güney sorumlusu olarak atanan Rus generali ‘’Esedullah’’ tarafından halkın ellindeki hafif silahların teslim edilmesi istendi bu da bölgedeki durumu alevlendirdi.

Devam eden bu krizde Rusya’nın yaptığı müdahale karışık ve amacı belli olmayan bir müdahaledir. Dera halkı ile Suriye güvenlik güçleri arasında yapılan toplantıda Rus Askeri Polisi katılımda bulunmuştu ancak El-Beled mahalleleri kuşatıldığında sahada görülmediler. Kuşatmanın halka yaşattığı insani dramdan dolayı yapılan bazı uluslararası açıklamaların ardında Rus polisi kuşatılmış mahallelere girdi ama sonrasında atılan bu adımın amacı çözüm bulmak değil sadece durumu gözletmek olduğunu anlaşıldı.

Ebu Muhammed el-Biteyin şu detayları vurguladı; Rusya’nın gerçek rolü krizin 30’uncu gününde, anlaşma yapıldığında belli oldu, müzakereler esnasında rejim güçlerinin tutumu Rusya tarafından onaylanmış olduğunu belliydi ancak anlaşmanın başarısız olması ve askeri tırmanış başlamasıyla Rus Askeri Polisi yine sahada kayboldu. Özellikle Suriye Savunma Bakanı Ali Eyüp’ün 2 Ağustos’ta Suriye yönetimine ait güvenlik komitesiyle yapılan toplantıya katılmak adına Dera’ya gelişiyle.

El-Biteyin’e göre Rusya’nın sahadaki rolü, Dera’ya Savunma Bakanının gelişiyle sona erdi. Görüldüğü üzere Rusya Dera’daki olayların yönetme görevini tamamen Suriye rejimine bırakmış ve Amerika, Fransa ve Britanya’nın sivillerin hakkında uygulanan kuşatmayı kınadıktan sonra rolünü sadece siyasi olarak müdahaleye indirgemiştir.

Rus yetkililerinin yaptıkları açıklamalara bakılırsa Rusya’nın krize çözüm bulmak için siyasi perspektife odaklandığı anlaşılıyor.

 Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı ‘’Moskova’nın Dera’daki durumun barışçıl yollarla çözüldüğüne umuyor’’ açıklamasında bulundu. Diğer yanda Rus ‘Uluslararası İlişkiler komisyonu’ uzmanı Kirel Simyonov medyaya yaptığı açıklamada şunu aktardı ‘’ Rusya’nın uluslararası toplum ve Suriye muhalefetinin gözünde siyasi arabulucu rolü Dera’da yaşanan gelişmelere bağlıdır’’.

5.inci Kolordu’nun tutumu nedir?

Merkezi Busra kentinde olan ve Ahmet el-Awda liderliğindeki 5.inci kolordu ve Rusya’dan desteklenen diğer yerel grupların tutumları nedir?

Al-Hal Net’e olaylara ilişkin konuşma yapanların aynı görüşte oldukları bir nokta var o da 5.inci Kolordu’nun Dera el-Beled’deki gelişmelere ilgili bir tutumu olmadığıdır. 5.inci Kolordu’nun rejim güçleri ile Dera halkı temsilcileri arasında yapılan toplantının aracılığını yapmaktan başka hiçbir zaman sahada görülmediği biliniyor.

Dera Merkez Müzakere komitesi rejim güçlerinin Dera el-Beled’e girişini ancak 5.inci Kolordu’nun eşlik etmesi ve şimdiye kadar ildeki yaşanan gelişmelere dair hiçbir tutum göstermeyen Ahmet el-Awda’nın gözetimi altında olmak şartıyla kabul etti.

Ömer El-Horani şunları aktardı: yüzlerce unsurun liderliği yapan El-Awda 2018’de yapılan barış anlaşmasından sonra hiçbir çatışmada rejim güçleriyle karşı karşıya gelmedi, bazı unsurları haziran ayında Dera el-Beled’e uygulanan kuşatmaya katıldı ancak kısa bir süre sonra Busra el-Şam kentindeki karargahlarına geri çekildiler.

El-Horani’ye göre kırk günden bu yana Dera eyaletinde yaşanan karışıklık 5. İnci Kolordu’nun müdahale etmesinde daha büyük bir noktaya gelmiş durumda özellikle Suriye rejimi ve rejim yanlısı milislerin isteklerinin tavanını Dera eyaletini tamamen ve eksiksiz olarak kontrol etme noktasına kadar yükseldikten sonra.

Olaylara ilgili tutumu yakından dinlemek için Al-Hal Net 5.inci Kolordu’daki bazı yetkililerle iletişime geçmeyi denedi ama sorularına yanıt verilmedi.


هل أعجبك المحتوى وتريد المزيد منه يصل إلى صندوق بريدك الإلكتروني بشكلٍ دوري؟
انضم إلى قائمة من يقدّرون محتوى الحل نت واشترك بنشرتنا البريدية.