Irak üzerinde Körfez-İran çatışması: ekonomi yoluyla Arap ülkeleri Bağdat’ı Tahran’dan uzaklaştırabilir mi?

Irak üzerinde Körfez-İran çatışması: ekonomi yoluyla Arap ülkeleri Bağdat’ı Tahran’dan uzaklaştırabilir mi?

Irak ile Arap ve körfez ülkeleri arasında yıllarca süren ilişkilerde kopuşa benzeyen bir durumdan sonra, son günlerde Irak’a yönelik bir açılım görüldü.

Bu açılımın başlangıcı Katar başkenti Doha’dan geldi, geçen mart ayının 24’ünde Katar dışişleri bakanı Irak’ı ziyaret etti, ondan birkaç gün sonra tam Mart’ın 31’inde, Irak başbakanı Mustafa El-Kazımi, göreve başladığından bu yana türünün ilki sayılan bir ziyarette Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a gitti ve üst düzey resmi bir karşılama ile ağırlandı.”

El-Kazımi’nin Suudi Arabistan’dan sonra Nisan’ın 4’ünde BAE’ye resmi bir ziyaretti vardı.

Irak ile Körfez yakınlaşması, Bağdat ile ilişkilere yönelik Arap açılımıyla paralel olarak meydana geldi. Sözde önümüzdeki günlerde Irak başkentinde Mısır ve Ürdün liderlerini Irak Başbakanı ile bir araya getiren üçlü bir zirvenin yapılması bekleniyor, iki kez ertelemeden sonra.

Gözlemcilere göre Irak’a yönelik bu geniş Arap açılımı, Ortadoğu’nun tanık olduğu değişikliklerden biri olabilir, özellikle Biden idaresi tarafından Irak’ı İran’dan uzaklaştırma girişiminden sonra.

Amerika  İran arası karşıtlık

İran ile ilgili Körfez Araştırma Merkezi müdürü olan Şerif Abdul-Hamit’e göre Amerika ve Körfez ülkeleri Irak’ı ekonomik olarak elde etmek ve İran nüfuzunu azaltmak için çabalamaktadır.

Abdul-Hamit Al-Hal Net’e şunu açıkladı: 2020’nin son çeyreğinde Irak ile Suudi Arabistan arasında ekonomik ilişkiler yeniden canlandırıldı, bunun da nedeni geçen aralık ayında Irak-Suudi Arabistan konsey toplantısında yapılan bir dizi anlaşmalardır. Bu toplantının sonunda 30 yıldan beri kapalı olan Arar sınır kapısı iki ülke arasında ticarete açıldı.

Abdul-Hamit şöyle devam etti: Suudi Arabistan, Türk ve İran malları tarafından kontrol edilen Irak pazarına yeniden dönmek için çabalamaktadır, bu da Irak ile ticaret borsasında ikinci sırada gelen İran ile yarışacak demektir. Yaşadığı ekonomik krizden dolayı Irak hükümeti Suudi yatırımlarına rıza göstermetedir ve şu an Iraklılar, Arar Sınır Kapısı’nı umut kapısı olarak görüyor.

İran  uzmanı olan Abdul-Hamit’e göre sınır kapısının yeniden açılması İran yanlısı  Iraklı milisleri kızdırdı, Suudi Arabistan ile yakınlaşmayı reddeden bu milislere göre bu yakınlaşma, yatırım adı altında Irak’ı işgal etme girişimidir.

Ashabul Kahfi adı ile tanınan bir Iraklı milis tarafından Irak ile Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşmayı reddeden bir açıklama yayınlanmıştı, açıklamasında şöyle konuşmuştu: düşmanımız Suudi Arabistan’ın sınırdaki tüm hareketleri İslami direniş istihbaratı tarafından yakından takip ediliyor, bu El-Kazımi ile Muhammed Bin Selman arasındaki telefon iletişimleri için de geçerlidir.

Abdul-Hamit şuna işaret ediyor: Irak’ta milyonlarca Şii tarafından ziyaret edilen kutsal mezarların varlığını kullanarak İran, Irak’ın iç işlerine müdahale etmektedir. Aynı zamanda El-Kazımi hükümeti Birleşik Körfez Ağı yoluyla elektrik enerjisi elde etmek için Körfez ülkelerine doğru yaklaşmaktadır, bu da büyük bir zorluktur çünkü elektrik enerjisi İran’ın Irak’a en önemli ithalatından biridir ve bu nedenle Irak’taki elektrik krizini çözme yönündeki her anlaşma İran tarafından bozulmaktadır.

‘’ Bu sorunun çözümü bölgesel arabulucular yoluyla olmaktadır. Yasaklanmış petrolünü ihraç ettiğini gizlemek amacıyla elektrik ihracatı kullanan İran, elektriğinden vazgeçmeye yönelik her anlaşmaya karşı direnmektedir, çünkü üzerine uygulanan kuşatmada bu ihracat kendisine önemli bir döviz kaynağıdır’’.

İran ile ilgili Körfez Araştırma Merkezi müdürü, analizleri şöyle özetliyor: arenada şahit olduğumuz tüm olaylar Amerika ve Körfez tarafından Irak’ı siyasi ve ekonomik alanlarda cömertçe destekleyerek, İran nüfuzunu azaltma girişimidir.

Dengeli ilişkilerin önemi

Iraklı tarihçi D.Cewad El-Baydani’ye göre Arap ülkeleri Irak’a ihtiyaç duymaktadır ve tersi de doğru, Irak ta Arap ülkelerine muhtaçtır ve iki taraf arasında kuvvetli bir işbirliği olmadan hiç bir şey elde edemeyecekler.

El-Baydani şöyle konuştu Al-Hal Net’e: Arap bölgesindeki siyasi, askeri ve stratejik sistemin temelleri Mısır, Suriye ve Irak’tır. Bakılırsa Mısır Nahda Barajı sorunu, Türk müdahalesi ve yaşadığı ekonomi krizi ile meşguldür. Suriye’nin durumu ise herkes tarafından bilinmektedir. Irak’a gelirsek daha yeni yeni yaralarını sarmaya çalışmaktadır.

Irak’ın, Arap ülkelerinin kollarına yeniden dönmek isteğini vurgulayarak El-Baydani: bu isteği gerçeğe döndürmek için bölgedeki etkili ülkeler ile iletişime geçmelidir, Irak hükümeti bu iletişimi Mısır ve Ürdün ile ittifak kurmakla başlattı.

Bu ittifak ne kadar ekonomi temelleri olsa da siyasi alanda da meyvesi yetişmektedir. Diğer yanda Suudi Arabistan, BAE ve Irak arasında bir iş birliği görülmektedir.

El-Baydani şöyle devam etti: El-Kazımi Suudi Arabistan ve Körfez’e, İran ile olan ilişkilerinden vazgeçmeyeceğini anlatmayı istemektedir. Aynı zamanda İran’a, Arap ülkeleri ile bağlarından geri çekilmeyeceğini anlatmaktadır. Böyleyse Irak’ın çıkarı hem Araplar hem de İran ile dengeli ilişkilere dayanmaktadır.

Iraklı tarihçi konuşmasına şöyle devam etti: uluslararası bir değişim oluğunu algılayan Körfez liderleri bölgedeki ülkeler ile iletişimi yenilemektedir. Bu da Bağdat ile ilişkilerinde görülüyor, Irak ile Körfez arasındaki ortak çıkarlar daha da güçlenmektedir. Bugün, dünya geneline ve özelikle Arap çevresine açılımı için Irak’ın ellerinde tarihi bir fırsat vardır.

Seçimler durumu kesinleştirecek

Bağdat Stratejik Araştırmalar ve Uluslararası İlişkiler Merkezi müdürü olan D. Menaf El-Musevi’ye göre Irak’a yönelik bu Körfez açılımı 2017’de Abadi’nin Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretten sonra başladı. O ziyarette Irak’ta yeniden Riyad büyükelçiliği açmaya dair bir anlaşma gerçekleştirildi. Bunula beraber Irak Suudi yatırım konseyi kuruldu.

Al-Hal Net’e yaptığı konuşmasına şöyle devam etti: Amerika’ya daha yakın olduğundan El-Kazımi’nin, Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret, Arap ve Körfez ülkeleri tarafından daha sıcak karşılandı. El-Kazımi bölgesel çevresi ile krizsiz diplomatik ilişkiler kurmaya, Irak’ı belli bölgesel eksenlerden uzaklaştırma, ortak çıkarlara dayanan farklı ülkeler ile yakınlaşmaya çalışmaktadır.

Iraklı uzman şunu vurguladı: Irak’ın Arap ülkeleri içine yeniden dönmesi büyük oranda Ekim ayında yapılacak seçim sonuçlarına ve Irak arenasında siyaseti yönetecek tarafa bağlıdır.

Irak ile Arap ülkeleri arasındaki yaşanan yakınlaşmaya karşı İran’ın tutumuna dair, Bağdat Araştırma Merkezi müdürü olan El-Musevi şunu söyledi: bu yakınlaşma Irak’ın bir iç meselesidir ve İran’dan direk gelen bir komutla etkilenmez. Gelecek parlamento seçimin sonuçlarına göre kesinleşecek olan Irak iç siyasi çatışması, bu yakınlaşmanın alacağı yönü belli edecektir.


هل أعجبك المحتوى وتريد المزيد منه يصل إلى صندوق بريدك الإلكتروني بشكلٍ دوري؟
انضم إلى قائمة من يقدّرون محتوى الحل نت واشترك بنشرتنا البريدية.