Suriye’de tutukluların paralarına el konulması, Şam yönetiminin finansman kaynaklarından biri olmuş. Ordu ve güvenlik teşkilatı başta olmak üzere Suriye’deki makamlar vatandaşlardan para elde etmek için hiçbir fırsatı kaçırmamaya çalışıyor. Bu yönetimin, sahada herhangi bir siyasi veya güvenlik meselesi olursa ekonomik olarak kendi lehine çevirebilecek yetenek ve deneyimi var. 

Sednaya Hapishanesindeki Tutuklu ve Kaybolanlar Derneği’nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir rapora göre ‘2011 ile 2021 arasındaki dönemde Suriye makamları maddi kazanç elde etmek amacıyla hapishanede bulunanların acılarını sömürerek tahmini olarak 1,5 milyar dolar değerinde tutukluların varlıklarına el koydu. 

Bahsi geçen rapora göre Şam yönetiminin el koyduğu varlıklar arasında nakit hesap, gayrimenkul, şirket, araba, mücevher, elektronik cihaz ve ekipman, hayvan ve tarımsal ürünler yer alıyor. Bu varlıkların değeri, 2018 yılından bu yana adı geçen dernek tarafından, mahkeme kararı ve diğer resmi kararlar yoluyla mal ve mülkleri ellerinden alınan eski tutuklularla yapılan görüşmeler nihayetinde ortaya çıkan bilgilere dayanarak tahmin edilmiştir. 

Raporda sergilenen bilgiler, tutuklandıktan sonra mal varlıklarına el konulan yüz beş tutukludan oluşan bir örneklem üzerine yapılan araştırma sonuçlarına dayanıyor. Ancak gerçek rakamlar daha büyük olabilir. Çünkü bu rakamlar tutukluların varlıklarına mahkeme kararı gibi resmi emirlerle el konulan varlıklar üzerine tahmin edilirken, dernek tarafından yürütülen bir anketin sonuçlarına göre tutukluların çoğunun varlıkları gayri resmi bir şekilde ele geçiriliyor. 

Rapor ayrıca 2011 yılından bu yana iki yüz bin tutuklu üzerinden tahmin edilen bir sayıya dayanıyor. Ancak yukarıda belirlenen yıldan bu yana tutuklu ve kaybolanların gerçek sayısı yaklaşık bir milyon insan olarak tahmin ediliyor.

Tutukluların mal ve mülküne nasıl el konuyor?

Söz konusu rapora göre tutukluların en büyük kısmı, yüzde 68,91 oranında sivil ve askeri haklarından mahrum bırakıldı ve üçte birinin menkul ve gayrimenkul mallarına el konuldu. Ancak el koyma işlemlerinin sadece dörtte biri mahkeme kararı ile yürütüldü. Geri kalan vakalarda varlıklar hiçbir yargı kararı olmadan ele geçiriliyor. 

Al-Hal Net’e konuşan ekonomi uzmanı Hasan Süleyman şunları aktardı: 2018 yılından önce Emlak ve Tapu daireleri Şam yönetimi saflarından ayrılanlar başta olmak üzere muhalefetin bariz şahsiyetlerinin sahip olduğu gayrimakullerde bir sayım gerçekleştirdi. Amaç; hükümetin yol, park, hastane, üniversite, okul, askeri kışla vs inşa etmek gibi kamu hizmetleri için gayrimenkullere el koymasına yol açan 1970 tarihli Kamulaştırma Yasası kapsamında müsaderesine hazırlık aşamasıdır. Ancak tutuklular ve muhaliflerin sahip olduğu mal ve mülklere el koymaya odaklanmak, vatandaşların devlete karşı seslerini yükseltmemesi amacıyla bir tehdit ve baskı yoludur. 

Süleyman konuşmasına şöyle devam etti: 2018 yılında Suriye Millet Meclisi’nden onay alarak çıkarılan 10 sayılı kanun, tutuklar da dahil olmak üzere yurtiçinde bulunmayanların mal ve mülkine el konulmasına yol açtı. Bu yasa doğrultusunda Suriye yönetimi, siyasi suçlamalarla hüküm giyen tutukluların varlıklarına el koydu.

El konulan tutukluların varlıklarının akıbetine gelirsek, Suriyeli ekonomi uzmanı Süleyman şunu söyledi: yönetim yetkilileri, el konulan bu mülkleri belediye ve il meclisleri tarafından düzenlenen yatırım sözleşmeleri yoluyla yönetim yanlılarına ve hatta yabancı milis üyelerine dağıtıyor. Mülklerin bir kısmı, Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin herhangi bir araziyi savaş veya savunma adına kullanmasına izin veren genel alarm vesilesiyle ele geçirildi. Bazı durumlarda çiftliklere el koyarak ve mahsullerini satarak veya el koyulan binaları kiraya vererek , Silahlı Kuvvetler ’in saflarındaki subaylar, bu mülkleri kendilerine gelir sağlayan yatırımlar yaratmak için kullanır. 

İran milisleri el koymaya ortaktır

Sednaya Hapishanesindeki Tutuklu ve Kaybolanlar Derneği’nin hazırladığı rapor kapsamında eski tutuklulardan biri şu sözleri aktardı: Hapishaneden serbest bırakıldığımda tahmin ettiğimden çok daha fazla kaybetmiştim. Rejim sahip olduğumuz her şeye el koymuştu. Daha önce dizüstü bilgisayar satış ve bakım dükkanımız vardı, o da ellimizden alındı. Ailem kardeşlerimi cezaevinden çıkarmaya çalıştığında rüşvet istendi, dolaysıyla sahip olduğu tüm arabaları satmak zorunda kaldı. Suriye devriminin başlamasından önce bin metrekarelik bir arazi ve yedi yüz elli metrekarelik bir eve sahiptik ancak şimdi rejim arazimizin yarısını İran ordusuna verdi, diğer yarısını ise açık artırmaya çıkaracak. Sahip olduğumuz her şeyi aldılar ve buna karşı hiçbir tepki gösteremeyiz. Kardeşlerimin ve benim tüm haklarımız elimizden alınmış durumda, bu yüzden yasal olarak alınan mal ve mülkümüzü geri getirmek için herhangi bir talepte bulunamayız.

Süleyman’ın aktardığına göre 2018 tarihli 10 sayılı kanun, belediye veya il meclisi tarafından el konma kararının çıkarıldığı tarihten itibaren bir ay içide asıl mal sahiplerine itiraz etme hakkı tanıyor. Mülk sahibinin itiraz etmekte gecikmesi durumunda, el konma kararı onaylanmak üzere emlak mahkemesine gönderilir.

‘’herkesin bildiği üzere Suriye halkının yarısından fazlası ya zorla yerinden edilmiş, hapsedilmiş veya kaybolanlardan sayılır. Dolasıyla, özellikle tutuklular için yasal süresi içerisinde itirazda bulunmak adına belediyeler veya il meclislerine ulaşmak imkânsız hale gelir. Ama savunma ve güvenlik adına gayrimenkullere el konulması durumunda, malikin itiraz etme hakkı kesinlikle yok, çünkü vatana ihanet suçuyla suçlanır’’. 

Suriye’de tutukluların varlıklarının ekonomik değeri

Daha önce Al-Hal Net sitesi ile yapılan bir görüşmede Suriyeli gazeteci ve ekonomik kalkınma alanında araştırmacı Sultan Çelebi şunu söyledi: tutuklular, Suriye’deki savaş ekonomisi türlerinden biri olarak önemli bir ekonomik değer haline geldi. Birkaç insan hakları örgütüne göre sayısı çeyrek milyon olarak tahmin edilen tutuklunun, bu rakama denk gelen ekonomik değeri iki milyar dolara ulaşır. Bu, Suriye’nin 2020’nin genel bütçesinin yarısı ve aynı yıl için devletin tüm idari kurumlarda çalışanlara ödediği 501 milyar Suriye Lirası tutarındaki maaş, ücret ve tazminatların mali kütlesinin dört katına eşittir. 

Hasan Süleyman’a göre tutukluların varlıklarına el konmaytan elde edilen getir, devlet kurumlarının uyumuna bir katkı olarak değerlendirilmez. Sadece yetkililerin mülk tecavüzü ve mali yolsuzluk gibi işlediği suçlarında kullanılan bir örtüdür. 

‘’Suriyeli yetkililer, yasadışı servet elde etmelerini sağladığı için Suriye devletinin harap yapısını korumaya çalışıyor. Bunula beraber kendilerine hesap sorulmamasını sağladığı için güvenlik ve yargıdaki dengesizliğin devamı, kurumların gevşekliği konusunda istekliler. Bu durum bir gölge ekonomi modelinin önünü açar ve yetkililere maddi paylarını yolsuzluk faaliyetlerinden elde edilen bir zincirle karar sahibiyle bağlantılıdır. Ancak öte yandan sahada en büyük miktarda gelir elde etmek için çatışan ağlar yer alıyor. Buna göre hepsi aynı rejime ait olan bu ağların çatışması, tek zarar görenin vatandaşın olacağı ekonomik bir çöküşe yol açabilir. Bu çöküşün günah keçisi Ali Hıdır, Rami Mahluf ve Muhammed Hamşo gibi yolsuzlukta ilk saflarda yer alan kişiler oldu. Sonuç olarak Suriyeli tutukluların varlıklarına el konulması, Suriye devletinin ayakta kalmasına değil, çöküşüne yol açıyor.

هل أعجبك المحتوى وتريد المزيد منه يصل إلى صندوق بريدك الإلكتروني بشكلٍ دوري؟
انضم إلى قائمة من يقدّرون محتوى الحل نت واشترك بنشرتنا البريدية.