Suriyelilerin ‘gönüllü’ dönüşü, Türk hükümeti tarafından son zamanlarda açıklanan ve yaklaşık bir milyon Suriyeli mültecinin Türkiye’den Kuzey Suriye’ye dönüşünü amaçlayan bir projedir. 

Bugün Türkiye topraklarında yaşayan zorla yerinden edilmiş Suriyelilerin sayısı üç milyon altı yüz bine ulaşmış durumda. Suriyelilerin varlığı bilindiği üzere Türk hükümeti ile muhalefet arasında bir siyasi kutuplaşma alanı oluşturuyor. Suriyelilerin durumuna dair Türk hükümetinin bu açıklaması, Türkiye’de 2023’teki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleriyle, erken başlayan büyük seçim yarışıyla ilgilidir. Bu da ülkede büyük bir siyasi krizin göstergesidir. 

Görüldüğüne göre Suriyelilerin ‘’gönüllü’’ dönüş planı ciddi kararlara dayanarak alınmış. Planda, sekiz aşamada mültecilerin Azaz, Cerablus, Bab, Tel Abyad ve Resulayn’a gönderilmesi yer alıyor. Ancak Türk hükümetinin vurguladığına göre bu dönüş yalnızca gönüllü olup mültecilerin insani durumlarına hassasiyet gösterilecek. 

Söz konusu plan, Türkiye’deki Suriyelilerin yaşam ve istikrarına ne boyutta risk teşkil ediyor? Neden özellikle bu dönemde açıklandı?

Suriyelilerin ‘’gönüllü’’ dönüşü son derece zararlı olacaktır

Akademisyen ve araştırmacı Dr. Abdul-Kadir Nane’ye göre Suriyelilerin ‘gönüllü’ geri dönüş planı birçok sıkıntı içerir. Mesela Suriyelilerin yasal ve kimlik belgelerini durdurarak, onları iş ve evlerinde rahatsız ederek, hayatlarını ve çıkarlarını çeşitli risklere maruz bırakarak, bir şekilde geri dönmek zorunda kalacak noktaya getirilecekler. Tüm bunlara rağmen Türk hükümeti bu planı gönüllü geri dönüş olarak adlandırıyor. Ancak hiçbir şekilde konsept olarak gönüllü bir süreç sayılmaz. İkincisi; ana vatana gönüllü geri dönüş, orada siyasi istikrar sağlandıktan sonra veya entegre bir siyasi süreç yaratmak adına uluslararası girişimler oluşturulduktan sonra başlatılabilir. Ancak sınır dışı edilen mültecileri barındırmak için cezaevlerine benzer beton binaların son hızla inşa edilmesi ve mültecilerin siyasi bir süreçten kaynaklanmayan ve hiçbir meşruiyeti olmayan bir yerel otorite altına alınması planına hiçbir zaman ‘gönüllü’ geri dönüş denilemez. 

Nane Al-Hal Net’e verdiği röportajda şunları da ekledi: Suriyelilerin sözde ‘gönüllü’ dönüşü, kesinlikle hayatlarına son derece zararlı bir süreç. Hayata geçirilirse yeni yerleşim, toplumlarda güvenlik sorunlarına, ekonomik ve siyasi patlamalara yol açabilir. Kaçınılmaz olarak Suriye’nin kuzeyindeki bölgeleri kontrol eden Türkiye’yi de etkiler.

Suriyeli araştırmacı sözlerini şöyle sonlandırdı: bu süreç, Türkiye’deki Suriyelilerin varlığını düzenleyen ve koruyan kanunlar çıkarmak yerine, mümkün olduğu kadar büyük sayıda Suriyeliden kurtulmak için tasarlanan bir süreçtir. Aynı zamanda Türk hükümetinin muhalefete karşı kritik bir seçim durumunda olduğunu fark ettiğinden, siyasi bir rekabet çerçevesinde atılan bir adımdır. 

Türkiye’deki Suriyeli toplum: ‘’Geri dönüşün gerçekten gönüllü olacağını umuyoruz’’

Türkiye’nin Gaziantep şehrindeki Suriyeli toplumunun başkanı olan eczacı Mustafa el-Hüseyin kendi adına şunları aktardı: Suriyelilerin ‘’gönüllü’’ dönüşü planı bir oldubitti meseledir. Çünkü yetki piramidinin tepesinde olan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde onaylandı ve İçişler Bakanı Süleyman Soylu, hükümetin kurumlarının Cumhurbaşkanının Suriyelilerin geri dönüşü ile ilgili talimatını uygulayacağını vurguladı.

Al-Hal Net sitesi ile yapılan konuşmada el-Hüseyin şöyle devam etti: geri dönüşün gerçekten gönüllü olacağını umuyoruz, aksi takdirde yani zorunlu bir geri dönüş söz konusu olursa, uluslararası hukuka aykırı olacaktır ve umarız ki Türk hükümeti bunu istemez. 

‘’Kuzey Suriye bölgelerinde ilk etapta gerçek bir güvenlik tesis edilmesi, duyduğumuz gibi tuğla evler değil, iyi bir yaşamın tüm özelliklerine sahip düzgün evler inşa etmek, dönenler için geçim kaynaklarının güvence altına alınması, yani bölgedeki ticareti canlandırarak ve Türkiye üzerinden tüm güvenli bölgeler arasındaki geçişleri açarak, gönüllü olarak dönenlere iş imkanları sunmakla, Suriyelilerin geri dönüşü başarılı olabilir’’.

Neden şimdi?

Suriyeli gazeteci ve roman yazarı Alaaddin Hesso’nın Al-Hal Net ile yaptığı konuşmada: Suriyelilerin gönüllü geri dönüşü eski bir projedir. Ancak bölgedeki gelişmeler ve Türkiye’deki seçimlerin yaklaşmasının sonucu olarak hızlandırıldı. 

‘’ Türkiye, Avrupa’ya geçiş hattındaki konumundan dolayı büyük baskılar altında. Çünkü Suriye, Irak ve Yemen’den gelen Arap halkının yanı sıra Afgan, Afrikalı ve Pakistanlılara bir geçiş bölgesi haline gelmiş. Bu durum ülkeyi etkiliyor ve muhalefet arasında birçok anlaşmazlıklara yol açıyor. Türk hükümeti İçişler bakanı aracılığıyla, halkı mültecilere karşı kışkırtmayı amaclayan dış destekli büyük bir hareket olduğunu söyledi. 

Gazeteci Hesso’nun işaret ettiği gibi: Suriyelilerin ‘gönüllü’ geri dönüşü projesi iki sene önce onaylanmıştı. Ancak seçim arifesinde ülkenin istikrarının sarsılmaması adına bu yaza ertelendi.

 Türk iç politika dengesinde ‘Gönüllü’ geri dönüş

Suriyeli yazar Abdul-Basıt Hammude, Al-Hal Net’e şunları söyledi: Sayıları yaklaşık dört milyona ulaşmış ve iki yüz elli bini Türk vatandaşlığı hakkı hazanmış Suriyeli mültecilerin yükünün büyük kısmını Türkiye kaldırıyor. Ancak bu, mültecilerin ülkeye bağımlı oldukları anlamına gelmez. Bakılırsa birçok ticari ve yatırım faaliyetleri yoluyla Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyorlar. Aynı zamanda büyük kısmı Türk kurum ve şirketleri ile farklı alanlarda çalışmaktalar. 

‘’bütün bunlar, Türk muhalefetinin bazı taraflarının Türk kamuoyunu Suriyeliler aleyhine çevirmek adına kullandığı siyasi pazarlığı engellemedi. Muhalefet, Türkiye’nin günümüzde tanık olduğu tehlikeli ekonomik değişimlere ek olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne baskı yapmak adına mülteci kartından yararlanıyor. Bu durum Türk hükümetini, birkaç yıl önce başlattığı projelerin devamından başka bir anlamı olmayan Suriyelilerin sözde ‘gönüllü’ dönüşü de dahil olmak üzere bir dizi adımla bu dosyayı muhalefetin ellinden çekmeye sevk etti’’. 

‘’Türkiye’nin tutumundaki bu son değişiklik, uluslararası arenada ve Arap dünyasında Suriye meselesini dondurmak için atılan adımların ardından geldi. Birçok Arap ülkesi tarafından açık olarak Suriye hükümetiyle yapılan normalleşme, Türkiye’nin Suriye krizindeki etkisini azaltmakta ve Türkiye topraklarında yaşayan Suriyeliler dosyasını tamamen bir iç mesele haline getirmektedir. Dolaysıyla Türk hükümeti ilk başta kendi seçimiyle ilgili hesapları düşünmeye yöneldi ve bu haliyle Suriyelilerin ‘gönüllü’ geri dönüşü, uluslararası ve bölgesel koşullardaki değişimin bir parçası oluyor. 

هل أعجبك المحتوى وتريد المزيد منه يصل إلى صندوق بريدك الإلكتروني بشكلٍ دوري؟
انضم إلى قائمة من يقدّرون محتوى الحل نت واشترك بنشرتنا البريدية.